Özel İmarı Kim Yapar?
Herkesin üzerinde düşündüğü ama bir türlü net bir cevaba ulaşamadığı bir soru: “Özel imarı kim yapar?” Sadece imar planlarını oluşturmak değil, bu süreçteki kararlar, işleyiş, hatta bu imarların arkasındaki çıkar ilişkileri de oldukça tartışmalı. Gerçekten yerel yönetimlerin, büyük müteahhitlerin veya bir avuç emlak spekülatörünün kontrolündeki bu süreç, halkın beklentilerine ve çevresel sürdürülebilirliğe ne kadar hizmet ediyor? İşin içinde politikalar, çıkarlar, ve büyük paralar olduğu için bu sorunun cevabı basit değil. Belki de hiçbiri, gerçekten “kim yapmalı” sorusunun karşılığını tam anlamıyla veremiyor.
İmarın Gerçek Sahipleri Kim?
Bir imar planı, belirli bir bölgenin nasıl kullanılacağına dair yapılacak düzenlemeleri ifade eder. Ancak bu düzenlemeleri kimlerin ve nasıl yapacağı, en kritik meselelerden biridir. Türkiye’de, özel imar düzenlemeleri genellikle belediyeler tarafından yapılır, fakat bazı durumlarda, özellikle büyük projeler söz konusu olduğunda, bu işler devletin diğer kurumlarına da havale edilebilir. Yine de, son yıllarda yaşadığımız en büyük problemlerden biri, yerel halkın bu süreçlere katılımının yok denecek kadar az olmasıdır.
Bununla birlikte, özel imar düzenlemelerinin yapılmasında en büyük paya sahip olan kişiler aslında belediyeler ve büyük müteahhitlerdir. Yerel yönetimler, ihtiyaçları belirler ve bu doğrultuda imar planlarını hazırlar. Ancak büyük inşaat projeleri ve ticari çıkarlar devreye girdiğinde, gerçek karar vericiler çoğu zaman büyük şirketlerdir. Belediye ve yerel yönetimler, genellikle bu projeleri onaylamak zorunda kalır, çünkü şehri büyütmek ve geliştirmek adına bu projeler “önemlidir.” Ancak kimse bu projelerin çevresel ve sosyal etkilerini tartışmaya pek cesaret edemez.
Çıkarlar Arasındaki Farklılık
Özel imar planlarının yapılmasında siyasi ve ekonomik çıkarlar büyük rol oynar. Yerel seçimlerdeki partilerin taviz vereceği projeler veya büyük inşaat şirketlerinin devreye girmesiyle çıkarlar birbirine karışır. Aslında bu, büyük paraların döndüğü bir oyundur. Toplumun geniş kesimlerinin ihtiyaçları ve beklentileri genellikle göz ardı edilir. Özel imar düzenlemeleri, genellikle zenginler için değer kazanacak alanlar yaratmak amacıyla yapılır. Bu da doğal olarak, toplumsal eşitsizliği daha da derinleştirir. Peki, bu durumun asıl sorumlusu kim? Sadece belediyeler mi, yoksa büyük şirketler ve onlarla işbirliği yapan yerel politikacılar mı?
İmar Planlarının Sosyal ve Ekolojik Etkileri
Sosyal ve çevresel açıdan imar planlarının ne kadar zarar verdiği de tartışılmalıdır. Özellikle büyük inşaat projeleri, doğal yaşam alanlarını yok eder, yeşil alanları ortadan kaldırır ve şehirdeki trafiği daha da karmaşık hale getirir. Yeni konut projeleri, çoğu zaman yoksul mahallelerdeki yaşam koşullarını kötüleştirir. Bu projeler, yerel halkın, bazen hiç bilmediği büyük projelere dahil olmasına yol açar. Hangi bölgelere hangi tür inşaatların yapılacağına dair kararları sadece büyük müteahhitler veya belediyeler alırken, gerçek etkiyi yaşayanlar halktır.
Peki, bu kadar büyüyen şehirlerde, insanlar için gerçekten yaşanabilir, sürdürülebilir yaşam alanları yaratılmakta mıdır, yoksa sadece ekonomi mi ön planda tutulmaktadır? İmar planları, çoğu zaman doğa ile uyumsuz hale gelir ve ekolojik dengeyi bozar. Şehirleşme adına yapılan bu planlar, bazen insanların yaşam kalitesini değil, sadece parayı ön plana çıkarır.
İmar Planlarını Kim Kontrol Etmeli?
Evet, bu kadar karmaşık bir soru da var: İmar planlarını kim kontrol etmeli? Belediye mi, özel sektör mü, yoksa bağımsız bir kurul mu? İmar planlarını yalnızca yerel yönetimler veya özel sektör mü yapmalı, yoksa bir ekosistem kurularak daha geniş bir denetim mekanizması mı olmalı? Birçok kişi, bu konuda daha fazla şeffaflık ve toplumsal katılım talep ediyor. Yerel halkın, şehrin geleceğine dair söz sahibi olacağı bir platform oluşturulmalı.
Bugün imar planları, daha çok çıkar ilişkileri, siyasi egolar ve şirketlerin menfaatleri doğrultusunda şekillendiriliyor. Gerçekten şehri geliştirmek adına değil, bu süreçlerin ekonomiye ve belirli gruplara hizmet ettiği pek çok örnek var. Peki, imar planlarının geleceği bu kadar karanlık ve dar bir bakış açısına mı dayanmalı, yoksa daha kapsamlı, toplum odaklı bir yaklaşım geliştirilebilir mi?
Sonuçta, Kim Kontrol Etmeli?
“Özel imarı kim yapar?” sorusunun cevabı basit değil. Belediyeler, inşaat şirketleri ve devletin farklı kurumları bu süreçte kritik rol oynuyorlar. Ancak önemli olan, bu sürecin halkın yararına olup olmadığıdır. Bu yazıda ele aldığımız, imar planlarının sadece ekonomik çıkarlara dayalı şekillendirildiği gerçeği, en büyük problemimizdir. Bu kadar büyük projelerde, toplumun sesinin duyulmadığı bir sistem ne kadar sağlıklı olabilir?