İçeriğe geç

Türkiye’de af çıktı mı ?

Türkiye’de “Af Çıktı mı?” Sorusu Üzerine Düşünsel Bir Deneme

Yaşlı bir kadın, sıradan bir parkta bankta oturuyor — ama elinde gazetede büyük puntolarla “Af yasası gündemde” manşeti var. Gözlerini gökyüzüne kaldırıyor, derin bir nefes alıyor. “Affetmek,” diyor kendi kendine, “adalet midir, yoksa unutmak mı?” Bu soru; pardon olmuş bir geçmişi, cezaevinde bir yılı çekmiş bir insanı, affedilmiş bir suçu, toplumsal vicdanı aynı anda düşündürüyor. Şu anda Türkiye’de “af çıktı mı?” sorusu sadece hukuki değil, aynı zamanda etik, epistemolojik ve ontolojik bir sorgulamayı da beraberinde getiriyor.

Aşağıda, bu soruyu felsefi bir çerçevede ele alarak — etik adalet, bilgi kuramı ve varlık anlayışı açısından — irdeliyorum.

Af: Hukuki Gerçeklik mi, Felsefi Mücadele mi?

Öncelikle “af çıktı mı” sorusunun cevabı 2025 itibarıyla net görünüyor: Resmî olarak kapsamlı bir genel af yasası yürürlüğe girmiş değil. ([Türkiye Gazetesi][1])
– Yılmaz Tunç ve hükümet yetkilileri, genel af gündemlerinin olmadığını defalarca belirtti. ([Habertürk][2])
– Bunun yerine, infaz rejimini değiştirecek, denetimli serbestlik ve bazı cezai düzenlemeleri içeren bir yasa tasarısı — 10. Yargı Paketi — tartışılıyor. ([En İyi Haberler][3])
– Bu bağlamda, halk arasında “af” olarak adlandırılan beklenti; aslında daha sınırlı ve teknik düzenlemelere odaklı. ([TGRT Haber][4])

Yani; şu an “genel af çıktı” demek yanlış olur. Fakat bu somut hukuki gerçeklik, sorunun felsefi derinliğini azaltmaz — aksine çağırır.

Etik Perspektif: Af, Adalet mi, Merhamet mi?

Adalet‑Merhamet İkilemi

Af ya da ceza indirimi söz konusu olduğunda, karşımıza gelen en temel etik ikilem: adalet mi, merhamet mi?
– Adalet: Suç ve ceza arasında bir orantı kurulması, suç işleyen bir kişinin toplumsal güvenlik ve mağdur hakları kadar sorumluluğunun da dikkate alınması gerektiğini savunur. Bir “genel af” veya yaygın infaz düzenlemesi, bu orantıyı bozabilir — mağdurun adalet duygusu yaralanabilir.
– Merhamet / Yeniden İmkân Verme: Öte yandan, toplumsal yeniden entegrasyon, insani onarılma, hataların düzeltilme şansı… Bazıları için af, suç geçmişi olan bireylere yeni bir başlangıç olanağı sunar.

Bu ikileme, klasik etik teoriler açısından bakarsak:
– Bir deontolojik perspektiften — örneğin Immanuel Kant’a göre — ceza, suça orantılı olmalı; ceza indirimleri ya da affın evrensel bir yasa hâline gelmesi, adaleti zedeleyebilir.
– Buna karşılık, bir erdem etiği yaklaşımı — örneğin Aristoteles’ten esinle — merhamet ve toplumsal iyileşme erdemlerini vurgular; affı, toplumsal iyileşmenin ve bireysel dönüşümün bir aracı sayabiliriz.

Bu durumda: Afın etik olarak tasdiki, yalnızca failin kişisel geçmişine değil — toplumun adalet ihtiyaçlarına, mağdur haklarına ve yeniden toplumsal dengeye bakmayı gerektirir.

Bu da bizi şu soruya götürüyor: Bir affın meşruiyeti, yalnızca bireysel merhamete mi dayanmalı — yoksa kolektif adalet duygusunun rızasına mı?

Epistemoloji / Bilgi Kuramı Perspektifi: Kim Gerçeği Belirler?

Ceza, suç, suçluluk, mağduriyet — bunlar sosyal kavramlar; toplumsal algı, tarih, medya, hukuk süreçleri ve bireysel deneyimler tarafından şekilleniyor. Dolayısıyla “af çıktı mı” sorusu, aynı zamanda “gerçek nedir, kim neye karar verir?” sorusuna dönüşüyor.

Hakikat, Temsiliyet ve Kolektif Bilgi

– Suç ve mağduriyet hâlleri çoğu zaman medya, hukuk ve toplumsal hafıza aracılığıyla temsile dökülür. Bu temsil, kimi zaman mağdurun yaşamını ve toplumun adalet algısını belirler; kimi zaman infaz edilen ya da affedilen kişinin toplumsal algısını.
– Bu noktada, bilginin nesnelliği ve subjektifliği arasındaki çatışma ortaya çıkar: Gerçek mağduriyet mi önceliklidir, yoksa toplumsal yeniden uyum mu?

Örneğin, bir infaz düzenlemesinde “bazı suçlar affın dışında bırakılır” deniyorsa — bu, toplumsal risk algısına, hukukun ve bilginin temsil biçimine dayanır. Hangi suçların affedilip hangilerinin edilmemesi gerektiğini kim ve nasıl belirler?

Eleştirel Kuramlar ve Bilgiye Sorgulayıcı Yaklaşım

Yine de, bilgiye eleştirel bakan yaklaşımlar — örneğin bazı çağdaş hukuk ve toplumsal adalet teorileri — “gerçek” kavramının sabit olmadığını, onun toplumsal güç dengeleriyle şekillendiğini savunur.

Bu bakış açısına göre: “Af çıktı mı?” sorusu sadece hukuki değil; toplumsal hafıza, medyanın gücü, hukukun dili ve siyasi irade arasındaki çatışmayı da açığa çıkarır. Bu nedenle, bilgi kuramı ışığında, afın meşruiyeti yalnızca yasayla değil — toplumsal kabul, mağdurun sesi, failin dönüşümü ve kamusal vicdan ile ölçülmelidir.

Ontoloji: Suç, Birey ve Toplumun Varlığı

Af tartışması, birey ve toplumun varoluşsal halini de etkiler. Bu bağlamda ontolojik sorular: Suçlunun kimliği ne zaman değişir? Affedilmiş biri, yeniden topluma dâhil olur mu? “Af” bir ölüm-kalım değil belki; ama bireyin ve toplumun varlık yapısını sarsabilir veya dönüştürebilir.

Kimlik, Suç ve Zaman

– Bir insan suç işler, cezayı çeker ya da çekerken infaz düzenlemesiyle serbest bırakılır. Ama bu süre zarfında hem birey hem toplum değişir. Af, bu kimlik değişimini tanımak demektir.
– Bazı varoluşçu yaklaşımlar (örneğin Jean-Paul Sartre gibi) insanın sürekli olarak kendini yeniden inşa eden bir varlık olduğunu savunur. Böyle bir bakışla, af; bireyin geçmişinden, suçundan ve cezasından farklı yeni bir kimlik inşa etme şansı olabilir.

Toplumsal Varlık ve Adalet Dengesi

Ama ontolojik risk de vardır: Af, toplumsal hafızayı, mağdurun varlığını, suçun ağır yükünü hafifletme çabası olarak okunabilir. Bu da adaletin varlık temellerini sarsabilir: Bir suç affedilmiş olabilir — ama mağdurun yaşadığı varoluşsal zarar; bellekte, toplumsal yapı ve bireysel yaşamda kalır.

Bu yüzden, af sadece bireysel bir infaz ya da hukuki düzenleme değil; toplumsal varlık halinin, vicdanın ve ortak yaşamın bir yeniden kurulmasıdır.

Çağdaş Tartışmalar, Teorik Modeller ve Güncel Örnekler

– 2025’te gündemde olan 10. Yargı Paketi çerçevesinde infaz düzenlemeleri ve denetimli serbestlik ihtimalleri, af tartışmasını canlı tutuyor. Ancak hükümet yetkilileri genel affın gündemde olmadığını açıkça belirtiyor. ([Son Mühür İzmir Haberleri][5])
– Bu durumu, toplumsal yeniden entegrasyon, cezaevlerindeki yoğunluk, insan hakları ve adalet eşitliği çerçevesinde değerlendiren çağdaş hukuk teorileri var: Örneğin, restorative justice (onarıcı adalet) yaklaşımları, suçluların topluma yeniden kazandırılması, mağdurların iyileştirilmesi ve toplumsal dengeyi gözetme amacı taşır. Bu noktada “af” ya da “infaz hafifletmesi” bu kuramsal modellerle örtüşüyor.
– Öte yandan, kamusal güvenlik, mağdur hakları ve toplumun adalet beklentileri göz önüne alındığında; infaz düzenlemesi ya da afın bazı suçlarda uygulanmasının etik ve ontolojik riskleri olduğu da açık.

Bu çelişkili dinamik, Türkiye’de şu an yaşanan yargı-politik tartışmanın felsefi gövdesini oluşturuyor.

Sonuç: Af Çıktı mı? — Ama Daha Önemli Olan Soru: Af Ne Zamandır ve Niçin Tasdik Edilir?

Şu anda resmi olarak “genel af çıktı” diyemeyiz. Ne var ki, infaz rejimindeki değişiklik talepleri ve 10. Yargı Paketi tartışmaları, “af” beklentisini canlı tutuyor. Ancak felsefi açıdan asıl önemli olan — bu hukuki değişiklik değil — “afın toplumsal ve bireysel anlamda tasdiki”.

Afın tasdik edilmesi demek sadece cezanın kaldırılması değil;
– mağdurun onarımı,
– failin topluma yeniden katılımı,
– adaletin, merhametin ve hakikatin yeniden dengelenmesi;
– ve nihayetinde, toplumsal vicdanın — kolektif hafızanın — onarımı demektir.

Bu yüzden okuyucuya soruyorum: Eğer bir “af” haberi çıkarsa — bu yalnızca hukuki bir düzenleme midir? Yoksa insanlığın, toplumsal vicdanın, adalet ve merhamet dengesi üzerinde derin bir yeniden inşa çağrısı mıdır? Hangisi daha önceliklidir: Affedilenin özgürlüğü, mağdurun adalet hissi, yoksa toplumun onarılmış vicdanı?

Belki cevap net değildir. Ama belki de asıl soru — affetmek istediğimizde, adaleti, gerçeği, varlığı yeniden tanımlamaya ne kadar cesaret edebileceğimizdir.

[1]: “Af yasası son durum 2025! Genel af, infaz düzenlemesi var mı?”

[2]: “Af yasası son durum: Bakan Tunç açıkladı! Genel ve kısmi af çıkacak mı …”

[3]: “2025 af yasası çıkacak mı? Kısmi af ve genel af düzenlemesi ne zaman …”

[4]: “Af yasası çıkıyor mu? SON DAKİKA! İşte son açıklamalar”

[5]: “2025 Af Yasası: Genel Af Yerine Kısmi Af mı Gelecek? 10. Yargı Paketi …”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
elexbet